Gümüşhane
Niyazi Karabulut

Niyazi Karabulut

Mail: info@haber29.com

Vahşet ve Vicdan

Filistin’deki durum birçok insana şunu gösterdi ki –bunların arasında batılılar çoğunlukta- batının demokrasi ismi altında isimlendirdiği değerler sistemi sadece bir aldatmacadan ibaret. Biz zaten bunların ikiyüzlü tavırlarını biliyorduk. İsrail terörünün batılı mahfillerde destekleniyor olması batıdaki vicdanlı insanları harekete geçirdi. Bu olumlu bir gelişme. İşin kötü tarafı ise bizde ki birçok kişinin bunu hala göremiyor olması.

Batı düşünce yapısı basın ve medya yoluyla manipüle ediliyordu. Ancak internetin yaygınlaşması ile olayların süzgeçten geçirilmeden insanlara ulaşması birçok batılının olayları bütün sarahatiyle görmesine sebep oldu. Batıdaki çürüme, dezenformasyonun uzun sürmesi ve ufuk daralması batının geleceği hakkında iyi bir öngörü yapmamızı engelliyordu. Batı moral olarak çökmekte bunun sonucunda eninde sonunda kendi seküler kıyametlerini yaşayacak diye düşünürken batıdaki bu yeni bilinçlenmenin bir hayra evrileceğini ummaktayım.

Aslında demokrasi insanın insana köle olmasını kolaylaştıran hatta sağlayan bir sistem. Özgürlük dediğimiz şey hukuk eliyle elimizden alınan ve bize parça parça verilenin adı. Özgürlük insanın tabii hakkıdır onun elinden buna almaya kimsenin hakkı yoktur. İnsan özgürlüğü bazen kendinden uzaklaştıran hukukun yardımı ile elde edebilir. Bu hukukun veya hukukun kaynağının meşru olduğu anlamına gelmez. Kadim dönemlerdeki Kral-tanrı anlayışı kendisini insanlardan üstün görmenin bir tezahürüdür. Modern dünyada da bu tür tezahürler yok diyemeyiz. Aristo insanların doğuştan eşit olduğunu kabul etmiyordu; bu aslında realitenin sebep yerine konulması ile ilgili bir yanlış algılamadan kaynaklanıyor. Eğer, insanların doğuştan köle ve efendi olarak ayrıştırıldığını kabul edersek kölelerin asla özgürlüğe istekli olmamaları ve zincirlerinden kurtulmak için çaba harcamamaları gerekirdi. Demokraside kuvvetler ayrılığı dediğimiz şeyler kuvvete yani güce dayanır güç ise fiziksel bir şeydir; fiziksel olanın erdemi ve etiği olamaz. Batı medeniyetinin ahlaktan yoksun kuvvet odaklı ilerleme süreci bizdeki birçok aydının yanlış analizler yapmasına sebep olmuştu. Burada sorulacak soru şudur ahlaksız bir medeniyet olur mu?

Avrupa, Amerika, İngiltere sokaklarında Filistin direnişine destek ve İsrail’e öfke gösterileri düzenleniyor. Batılı devletlerin çoğu İsrail’e koşulsuz ve militanca destek veriyor silah yardımı yapıyor, kendini insanların efendisi sanan bu yanlış anlayış birtakım etkilerin köleliğinden kurtulamıyor. Sivil toplum başta olmak üzere vicdan sahibi Batılılar özgür Filistin’i destekliyor.  Kamu vicdanının feryadına rağmen Amerika’da, Almanya’da, İngiltere’de yanlış üzerinde direnerek İsrail terörünü meşru göstermeye çalışıyor. İsrail’in çocuk, kadın ve sivil katliamların yanısıra okul, cami ve hastaneleri bombalaması karşısında İslam dünyası liderlerinin çoğunlukla sessiz kalmaya devam etmeleri dikkatle izlenmesi gereken bir durum.

Bağımsız akademisyen, gazeteci, sporcu ve sanatçılar İsrail’in insanlık dışı uygulamalarına karşı seslerini yükseltiyor. Batı kurumları ise buna yönelik tepkilere şiddet ve sansürle cevap vermekte. Kamu vicdanının batı diye tanımladığımız vasatta galip geleceği umudunu taşıyoruz. Ancak İslam dünyası dediğimiz cenahtan yüksek düzeyde bir itirazın gelmediğini de hesaba katarsak çözümü yanlış yerlerde mi arıyoruz sorusu akla gelebilir. Batılı başkentlerdeki protestoların aynı hacimde hatta daha görkemli olarak Tahran’da, Riyad’da, İstanbul’da, Bağdat’ta yapılamayışı, boykot çağrılarının istediğimiz anlamda karşılık bulmayışı batı insanının daha duyarlı olduğu noktasına taşıyor bizi. Ancak bu kadar vicdanın sesini bastırmak kolay olmayacak. Sürecin ne şekilde sonuçlanacağını öngörmek zor. Ancak bu sürecin Filistin için bir çıkış yolu olacağını düşünüyorum.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar