Gümüşhane
Niyazi Karabulut

Niyazi Karabulut

Mail: info@haber29.com

Hepimiz Saatli Bombayız

Durmadan bağıran insanlar var etrafımızda, hınç dolu, kin ve nefret dolu. Taraflar ve taraftarlar. 

Üsttekilerin var olma çabası alttakilerin üsttekileri var kılma çabasından daha fazla değil. Var kılmak isteyenler var olmak isteyenlerden daha istekli. Zulmü simgeleyen abideyi inşa edenlerimiz en çok zulme uğrayanlarımız. Hangi değirmene su taşıdığımız konusunda bilgimiz yok. 

Yılların tecrübesidir bu. Eskiden haklıya haklı, haksıza haksız denilirdi. Haktan yana olmak, nahak olanı kınamak ve ehak olandan yana seçim yapmak erdem kabul edilirdi. Ehli hukuk diye bir tabir vardı. Artık ön yargılarımız var ve doğru söylenenleri de kabul etmeme gibi bir haleti ruhiyeye bürünmüşüz. 

Her an patlamaya hazır bomba gibiyiz. Pazarda dolaşırken meyve fidelerine bakıyordum. Satıcıya dikkat etmemiştim. Arkamdan iğneleyici cümleler kurunca dönüp baktım, geçmiş yıllarda öğrencim olmuş. Benim tercihlerimle ilgili tahminde bulunarak eleştirilerini sıraladı. İnanç açısından kendisini zora sokacak cümleler kurdu. Sakince dinledikten sonra nazikçe uyardım: tehlikeli sularda yüzüyorsun. Anlaşılan tartışmak istiyordu. Buna fırsat vermedim. Bağlılık, sessiz ve derindir, asla bağırmaz. Bağlılıklarını belli etmek için bağıran, yüksek sesle konuşan, başkalarına çatan insanlar var. Bunlar genellikle görüşlerinin şiddetli savunucularıdır ve tartışmanın asla faydası yoktur. 

Son zamanlarda bende gelişen bir düşünce var. Herkese Allahu Teala bir şeyler ikram ediyor. İnsan nasibiyle doğar, yaşar ve ölür. Bunun farkında olanlar var, olmayanlar var. Ama herkes nasibinden, kendine verilen nimetten hesaba çekilecek. Bulunduğu konumdan herkes sorumlu. Bir başkasının nasibine düşmanlıkta bulunmak, nasibi taksim edenin hükmüne itiraz etmektir? Allah adildir, adaletlidir. Kendisine nimet verilen insanlar nankörlük ederse pişmanlık duyacağı bir gün olacaktır elbet. 

Fıkra şöyle; zenginin birisi öldüğümde kabrimde ilk gece benimle kalacak olana bütün malımı vereceğim der. Fakirlik canına tak etmiş bir oduncu teklifi kabul eder. Sorgu melekleri gelip kabirde iki kişi bulunca önce dirinin hesabını görelim derler. Soru sırası dünyadaki malına gelince oduncu bir balta ile bir ipim var der. İpin hesabı sabaha kadar sürer. Sabah olduğunda oduncu zenginin malını almaktan vazgeçer. Şöyle der: Bir tek ipin hesabını bir gecede veremedim. Bu kadar malın hesabını nasıl veririm.

Herkes dertli, kendisini haklı ve alacaklı görüyor. Herkes sonuna kadar haklı olduğunu söylüyor. Genellikle böyle olur: Aldıklarımızı söylemez, verdiklerimizi söyleriz. Kendi davranışlarımızı değil başkalarının davranışlarını teraziye koyarız. Yaptığımız olumsuzlukları pek düşünmez, buna karşılık bize yapılanları daima dile getiririz. Görev yaptığım yıllarda öğrenci velilerinden sıklıkla duyduğum şu cümleyi aktarayım: ‘Benim çocuğum çok iyi, ama arkadaşları onu bırakmıyor.’ 

Haksızlık karşısında susmamalıyız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Ancak Hakkı bilmeden, neyin hak olduğunu bilmeden sırf itiraz olsun diye konuşmak sırf tartışma açmak için bahaneler aramak akıllıca değil. Hak adına yapılmış bir eylem değil. Daha çok nefsin bir aldatmacası. 

Sosyal medyada da aynı tartışmalara şahit oluyoruz. Acizane tavsiyem başkalarının gönderilerinin altına yorum yapılmaması. Hele tanımadığınız bir kişiyse asla. Doğruların er veya geç ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır. 

Kime ait olduğunu bilmediğim şu cümle ne güzel özetliyor durumumuzu: “Herkes kapısının önünü süpürse, şehir temiz olur.” 

Zina yaptığı iddia edilen bir kadını taşlamak için can atan topluluğa Hz. İsa şöyle der: “İlk taşı, günahsız olan atsın.”

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar