Gümüşhane
Niyazi Karabulut

Niyazi Karabulut

Mail: info@haber29.com

İnsan Tercihlerinden İbarettir

Önümüzde yürüdüğümüz hayat yolu ve bu yol yaptığımız tercihlerden ibaret. Geriye dönüp baktığımızda buna kader diyoruz. Kaderimiz de tercihimizle ilgili. Buna cüzi irade deniyor bizim literatürde. Yaptığımız her tercihi irademizle yapıyoruz.

Zaman zaman irademizi ipotek altına verdiğimiz oluyor. Ailemiz, topum, arkadaş çevremiz… Çağdaşlık kelimesi irademizi ipotek altına alan enstrümanlardan biri. Çağa biz hükmetmiyoruz. Başkalarının eseri bu çağ. Çağdaşlık masallarıyla avutup duruyoruz kendimizi. Çağdaş olma adına yaptıklarımız bizi zavallı kılıyor. Sadece zavallı tüketicileriz biz. Başkalarının üretip bize dikte ettiği hayatı yaşamaya çalışıyoruz.

Çağı üreten, kavramları üreten, kurumları üreten hayat tarzımızı belirleyen birileri var. Çağdaş olmak adına bizler bu akımı takip ediyoruz, taklit ediyoruz. Hem de en kötü taklit’iz. Bu durum çok trajikomik hale sokuyor bizi. Halbuki insan olduğunu hatırlamayan, kul olduğunu bilmeyen, insanlığa yeni umutlar ve ufuklar veremeyen, mekân’a hükmedemeyen, zamana çeki düzen veremeyen insanlar da, toplumlar da çağdışıdır.

Sorularla köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyoruz. Şuna karşı mısın, buna karşı mısın diye. Evet, İslam’a uymayan her şeye karşıyım, benim tercihim bu. Dünyaya ve tarihe müdahale edebilme tahayyülü ve düşüncesi bizim var oluş sebebimiz Ancak bunu yapabilme kabiliyet ve iradesine sahip olamama bizim için arizi bir durumdur. Söylemlerimizi eyleme dökmediğimiz kendi zaafımızdandır. Ancak düşünce alanındaki kabullerimiz bizi biz yapan şeylerdir.

Bizim bir gelecek tahayyülümüz var. Çabamız bunun için. Köklü, güçlü, muhkem bir tarih felsefesi, toplum felsefesi, siyaset felsefesi, ahlâk felsefesi, kısacası, insan, mekân ve zaman felsefesi yapmamızı gerektiren bir tahayyülümüz. Bu tahayyülümüzü düşünce aşamasından yaşanılır bir hayat aşamasına döndürme, evirme hayatımızın ana gayesi.

Böyle düşünen dünyevî kaygılarından uzak kaç kişiyiz bilmem ama düşüncenin niceliği olmaz. Büyük ateşler bir kıvılcımla başlar. Son zamanlarda çağdaşlaşma adın sekülerleşen, dünyaya daha fazla iltifat eden insanlar olduk. İddia ve ideal adamları azaldı. Dava ve hakikat adamları; tarih yapan, tarihe anlam ve derinlik katan, ruh dolu, insanca bir dünyanın kurulması için yolundan şaşmayan, çorbada benimde tuzum olsun diyen insanlar maalesef azalıyor.

Varolabilmek, geleceğimizi kendi ellerimize alabilmek, geleceğin elimizden kayıp gitmesini önlemek için. Nefsimiz değil neslimiz için düşüncelerimiz doğrultusunda adım atacağız. Gelecek, yürüyenlerindir, karınca misali… Daha doğru bir ifadeyle, yürümeleri gerektiğini bilebilenlerin.

İdeal dünyası olmayan, ideal dünyası yok olan, dünyasının olmadığından ve yok olduğundan habersiz yaşayan bir insan için söylediklerimiz karın doyurmayacak cinsten. Sekülerleşen ve meta arasında kaybolmaya yüz tutmuş insanımıza emin bir gelecek teklif edecek entelektüel bir ruh var mıdır?

Tarihi önüne katıp tarihin öznesi olan insan mı yoksa başkalarının yaptığı tarihte figüran olan, oraya buraya sürüklenen, savrulup duran bir kişi mi olacağız? İşte burada tercihimiz devreye giriyor. Çünkü insan tercihlerinden ibarettir. Eğer biz çağın akışına direnç gösterecek ve onu değiştirecek kadar kendimize gelebilir ve kendimiz olabilirsek bütün insanlığı kendine getirebilecek hakikat yoluna bir taş döşemiş oluruz.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar