Gümüşhane
Niyazi Karabulut

Niyazi Karabulut

Mail: info@haber29.com

Sınırlarımız ve Gönül Coğrafyamız

İnsan aklı ve gönlü olan bir varlık. Fiziği ve metafiziği kendisinde buluşturan tek varlık. İnsan, aklı ile fizikten metafiziğe uzanacak şekilde kavramsal boyutu, gönlü ile hissiyat dediğimiz duygusal boyutu kavrar. Bunların her birinin gündelik hayatımızda belli bir yeri var. Fiziksel sınırlar belli kurallar çerçevesinde belirlenirken, insanî ilişkiler yumağı daha çok gönül dünyamızla ilgilidir.

Vilayanur Subramanian Ramachandran, Hintli-Amerikalı bir sinirbilimci. Türkçeye tercüme edilmiş kitapları da var. Ramachandran kolları ya da bacakları kesilmiş insanlarla çalışıyor. Bu hastaların kaybettikleri uzuvlarının ağrısını hissetmeye devam ettikleri bilinen bir gerçek. Bu hayali sancı “fantom ağrısı” olarak literatürde yerini almış, bilim dünyasının hâlâ çözemediği bir durum. Olmayan kolunuz sızlıyor mesela, kesik bacağınız ağrıyor, ne ilaçla ne terapiyle geçiyor.

Fantom ağrısı bir uzvun kesilmesinden sonra sanki kesilen uzuv yerinde duruyor ve ağrımaya devam ediyormuş gibi hissedilmesidir. Genellikle kol veya bacak kesilmelerinden sonra ortaya çıktığı bilinen bu durum bilim adamlarının ilgi alanında. Böyle hastalarda üç değişik ağrı durumu ortaya çıkıyor.

Fantom ağrısı: Kesilen uzuvda ağrı

Güdük ağrısı: Uzuv kesildikten sonra kalan parçada oluşan ağrı

Fantom hissi: Kesilen uzuv hala yerindeymiş hissi.

Fantom ağrısı tedavisi çok zor bir durum. Fantom ağrısını tedavi eden özel bir ilaç yoktur. V.S. Ramachandran böyle bir hastanın yanında kolunuzu kaşıdığınızda hastanın kendini daha iyi hissettiğini gözlemlemiş.

Bütün bu bilgileri şunun için aktardım; bizler fantom ağrısına yakalanmış bir ülkenin vatandaşlarıyız. İslam inancı bize bütün müminlerin kardeş olduğunu söylüyor. Bu kardeşlik hukukunu kabul edenler için coğrafyanın önemi yoktur. Uzaklığın yakınlığın önemi yoktur. Bunun için Doğu Türkistan, Yemen, Filistin, Karabağ bizim sızlayan uzuvlarımızdır.

Aslında bizim gönül coğrafyamız türkülerimizde dile gelen yerlerle bile sınırlı değildir. Bizim Kızılelma’mız vardır. Bizim türkülerimiz Revan der, Yemen der, Arda boyları der. Mehter marşımız Sivastopol önünde yatar gemiler, der.

Gönül coğrafyası, binlerce yıllık tarihimizde atalarımızın at koşturduğu, devlet kurduğu, yerleşip hayat sürdüğü, günümüzde bile varlığını sürdüren çeşitli mimari eserlerle süslediği, iz bıraktığı yerlerdir. Gönül coğrafyamız, burnumuzda, gözümüzde tüten, etnik ve dini, kalbî ve zihnî bağlarla bağlı olduğumuz yerlerdir; ‘‘bizim/di’’ dediğimiz, sevdiğimiz, sempati beslediğimiz, özlediğimiz yerlerdir. Gidilesi, görülesi yerlerdir.

Ortaasya, ata yurdumuz.

Balkanlar, evlad-ı fatihan yurdu.

Hicaz, peygamber efendimizin soluklandığı yurt.

Vatan kavramı gönül dünyamızda kağıt üzerinde çizilmiş bir haritayı değil bir gönül bağı birlikteliğini temsil eder. Kuzey Afrika, Ortadoğu… Tüm bunlar, gönül coğrafyamızın farklı parçaları.

Vahyin ulaştığı her coğrafya bizim gönül coğrafyamızdır.  Bu coğrafyada İslam medeniyetinin izlerini görmek mümkündür.

Bizi haritalarla çizilmiş bir coğrafyaya hapsetmek istiyorlar. Biz buna rıza gösterirsek elimizde olanı koruyamayacağımız da bilinmelidir.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar