Gümüşhane
Niyazi Karabulut

Niyazi Karabulut

Mail: info@haber29.com

Tarih Bilinci

Tarih Bilinci

İngilizlerin Ortadoğu diye isimlendirilen bölgenin bugünkü hale gelmesinde büyük payı olduğu artık biliniyor. Günümüzde kaynayan İslam dünyasının geçmişi bilmek adına Gertrude Bell'in önemli bir motif olduğunu biliyoruz. Öte yandan Filistin ve Beyrut'un hangi şartlarda Osmanlı'nın elinden çıktığını öğrenme adına Falih Rıfkı Atay'ın "Zeytindağı' adlı romanını tavsiye ediyorum. Ayrıca 2015 yapımı, Werner Herzog tarafından senaryosu yazılan ve yönetilen Queen of the Desert(Çöl Kraliçesi) filmini izlemeyi tavsiye ederim.

'Üzerinde güneş batmayan imparatorluk’ nitelemesi yapılan İngiltere Osmanlı Devletinin parçalanmasında büyük rol oynadı. 19’uncu yüzyıl biterken İngilizlerin hedefi, Mısır’a yerleşip, Hicaz ve diğer bölgeleri kendisine bağlama tutkusuyla Osmanlı’yı alt etmekti. Konsoloslukları bu amaçla ellerinden geleni neredeyse aleni yapıyorlardı. Ortadoğu rahip, kâtip, tüccar, konsolos, meraklı gezgin ve ajan kaynıyordu.

İçlerinden özellikle ikisini Gertrude Bell ve Thomas Edward Lawrence'ı (Arabistanlı Lawrence) hatırlatmakta yarar var. Bununla ilgili 1962 yapımı Arabistanlı Lawrence isimli bir film de var. Lawrens’in çabalarıyla 27 Haziran 1916’da Şerif Hüseyin’in Hicaz’da ayaklanma çıkararak Hicaz tren yolunu bozup Osmanlı’dan asker gelmesini engelleyerek Osmanlının bölgedeki gücü zayıflattı.

Kasım 1916’da Güney Necd hâkimi ve emiri, Vahhabilerin lideri Abdülaziz İbn Suud ile görüştüler. Daha sonra Osmanlının hâkimiyetinden boşalan alanlarda devletler kurmaya başladılar. Sık sık gündeme getirilen cetvelle çizilen haritalar o günlerin eseridir. Türkler tasfiye edilince bölgede sınır çizgilerini oldukça problemli bir şekilde geçirdiler, Araplar, Şiiler ve Kürtler arasındaki karşıtlıkları iyi kullandılar ve oluşturulan devletçiklerin başına mutlaka azınlık mensuplarını getirdiler. Bunun şöyle bir avantajı olacaktı. Yönetimlerini sürdürebilmek için İngilizlere muhtaç olacaklardı.

Gertrude Bell günlüğünde şöyle yazıyor:

‘’Çok rahattık. Halkın bize olan güveni tamdı. Bizi seviyorlardı. Zaman zaman arkeolojik kazılar yapıyorduk ama daha çok diğer konularla alakalı rapor tutuyorduk. Bölge halkına başka medeniyetlerin izlerinin olduğunu söylemeye çalışıyorduk. Yahut burası sizden bir parça, sizin aslınız bu diye ikna etmeye çalışıyorduk. Çoğu zaman da başarılı oluyorduk.’’

Gertrude Bell’in günlükleri ve raporları yayınlandı. Merak edenler http://www.gerty.ncl.ac.uk sitesine bakabilirler. Bu tarihlerden sonra İngilizlerin Ortadoğu dediği, bizim için İslam coğrafyasının büyük bölümünde kargaşa ve çatışmalar başladı. Getrude Bell’in İstanbul’da arkeolog sıfatıyla Abdulhamit Hanla görüştüğünü de buraya not edelim. Anadolu coğrafyasında geziler yaptığını da.

Bu kısa yazıda dönemin bütün ayrıntılarını aktarmak mümkün değil; ancak Osmanlı coğrafyasında yönetimi eline alan azınlıklar birçok ülkede günümüze kadar iktidarlarına halka zulmederek devam ettiler. Aslında bölgedeki problemlerin kaynağında yatan gerçek budur. Memleketin gerçek sahipleri yönetimi ele geçirmeye kalktıklarında genel olarak bu işe öncülük edenler suikasta uğramıştır. Bölgenin tarihi biraz da siyasi cinayetler tarihidir. Ne gariptir ki bölgedeki halkların yanlış bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi sonucu bu olaylara sebep olan İngilizlere düşmanlık beslemek yerine sempatiyle bakılmaktadır. Bu durumu Stockholm sendromu ile açıklamak mümkündür.

Osmanlı devletinin mirası olan coğrafya hakkında konuşurken bu kısacık bilgilerin çok şey ifade ettiğini söylemeliyim. Tarihi bilmeyenler aynı hatalara düşmemek konusunda basiretli davranamazlar. Bu sebeple tarih bilgisi bir ölçüde bu coğrafyada var olmanın bilgisidir. Şunu da söyleyelim bahsi geçen coğrafyada kültürel emperyalizm sonucu resmi yollardan doğru tarih bilgisine ulaşmak göründüğü kadar kolay değildir.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar